ANKARA'DA HAFTA SONU
Bilmeseniz de Ankara'da hayat var...
23 yaşındasınız, Ankara'da mühendislik okuyorsunuz. Hafta sonu kız arkadaşınızla sakin ama değişik bir gün geçirmek istiyorsunuz. Ankara'da aslında gitmediğiniz ve görmediğiniz bir yer kalmadığını düşünürken Ulus'ta bulunan müze haline getirilmiş iki meclis binasını da daha önce hiç ziyaret etmediğinizi farkediyorsunuz. Eveettt, Mert ve Deniz'in bir cumartesi günü tam da böyle başlamış oluyor. I. TBMM Kurtuluş Savaşı Müzesi Kahvaltılarının ardından Ulus'a doğru yola çıkıyorlar. İkisi de birbirine çok yakın olan meclislerden önce, Atatürk'ün "Artık yüce meclisin üzerinde bir güç yoktur." dediği ilk meclis binasına gitmeye karar veriyorlar. Deniz, buradaki odaların ve bütün eşyaların ilk hali korunarak sergileniyor olmasından çok etkileniyor. Meclis toplantı salonuna girdiklerinde ise bu kadar küçük olmasına ikisi de çok şaşıyor. En çok etkilendikleri bölüm ise "Meclis Başkan Odası" oluyor. Burası Mustafa Kemal Atatürk'ün aynı zamanda çalışma odası olarak kullanılmış ve şuan daha önce hiç bir müzede sergilenmeyen kıyafetleri ve eşyaları yer alıyor. Bu eşyaların fotoğraflarını çekmek istediklerinde yasak olduğunu farkediyorlar. Bu meclisin atmosferi onlara, bu günlere nasıl geldiğimizi ve geçmişin o zorlu günlerini bütün gerçekliğiyle hissettiriyor. II. TBMM Cumhuriyet Müzesi İlk meclis gezilerinin ardından çok yakın olduğu için yürüyerek ikinci meclis binasına geliyorlar. Burada ilk cumhurbaşkanlarımızdan Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Cemal Bayar dönemlerine ait fotoğraflar ve tarihi belgeler sergileniyor. Mert, "Atatürk İlkeleri" ve "Atatürk İnkılapları" adında iki odanın bulunmasından çok etkileniyor. Bu odalarda 10. Yıl Nutku'nun okunmasında kullanılan mikrofon ve yine bu nutkun kayıtlı olduğu taş plak bulunuyor. Burada bolca vakit geçiren çiftimiz daha sonra "İsmet İnönü Odası" ve "Celal Bayar Odası"nı inceliyorlar. "Gazi Mustafa Kemal Atatürk Odası"na geçtiklerinde ise özel bir alarm sistemiyle korunan Cumhurbaşkanlığı mührü dikkatlerini çekiyor. Deniz, bu mührün müzenin en seçkin ve en özel eseri olduğunu düşünüyor. Buradan ayrılırken söyledikleri ise oldukça etkileyici: "20 yıldır Ankara'da yaşayıp, neredeyse bütün müzeleri tarihi binaları gezmiş olup buraya ilk defa geliyor olmak bizi çok utandırdı. Oysa bütün müzelerden önce gelinmesi görülmesi gereken ilk yerdi. "
2 Comments
|
|